Nefs terimi, Arapça kökenli olup "benlik", "öz" veya "ruh" anlamlarına gelir. İslam düşüncesinde, nefs, insanın fiziki bedeniyle ruhsal yönünün birleşimi olarak değil, daha çok insanın iç dünyasını, arzu ve isteklerini, duygularını ve düşüncelerini temsil eden bir kavramdır. Nefs, doğal olarak kötü veya iyi olarak tanımlanmaz; eğitimine ve terbiyesine bağlı olarak olumlu ya da olumsuz yönlerini gösterebilir.
İslam tasavvufunda nefsin mertebeleri genellikle aşağıdaki gibi sıralanır, ancak farklı tasavvuf ekollerinde bazı farklılıklar olabilir:
1. Nefs-i Emmare (Sürme Nefsi): Bu, en düşük mertebedir. "Sürme" anlamına gelen "emmare" kelimesi, kötülüğe ve günaha sürükleyici anlamındadır. Bu mertebedeki nefs, tamamen şehvetlere, kötü arzulara ve bencilliğe kapılmış, Allah'ı unutmuş ve şeytana uymayı tercih eden bir haldir. Kontrolsüz duygular, acımasızlık, kibir, haset ve diğer kötü huylar baskındır.
2. Nefs-i Levvame (Kınayıcı Nefsi): Bu mertebe, nefs-i emmare'den daha üstündür. Kişi, işlediği günahlardan sonra vicdan azabı duyar, kendini kınar ve pişmanlık hisseder. İyi ile kötüyü ayırt etme yeteneği gelişmeye başlamıştır, ancak nefsin kontrolü tam olarak sağlanmamıştır. Pişmanlık duymak, iyiliğe doğru adım atmanın ilk işaretidir.
3. Nefs-i Mutmainne (Tatmin Olmuş Nefsi): Bu, önemli bir ilerleme mertebesidir. Kişi, Allah'a olan imanını ve teslimiyetini pekiştirmiş, nefsinin kötü arzularını kontrol altına almış ve iç huzura kavuşmuştur. Ruhsal bir tatmin ve huzur hakimdir. Korkular ve endişeler azalır, yerine güven ve sükûnet gelir.
4. Nefs-i Radıye (Razı Olmuş Nefsi): Bu mertebe, Allah'ın rızasına ulaşma yolunda önemli bir aşamayı temsil eder. Kişi, Allah'ın takdirine tamamen razı olmuş, dünyaya olan bağları zayıflamış ve Allah'a olan sevgi ve bağlılığı artmıştır.
5. Nefs-i Mardiye (Allah'ın Razı Olduğu Nefsi): Bu, en yüksek mertebedir. Kişi, Allah'ın rızasını kazanmış, nefsinin tüm kötü huylarından arınmış ve Allah'ın sevgisine erişmiştir. Bu mertebeye ulaşmak, uzun süreli bir manevi mücadele ve Allah'a tam teslimiyet gerektirir. Bu mertebe, ariflerin ve evliyaların ulaştığı bir seviye olarak kabul edilir.
Bu mertebeler, bir kademe sistemi olarak değil, ruhsal gelişimin aşamaları olarak düşünülmelidir. Bir kişi bu mertebelerden birinde kalıcı olarak kalmaz; sürekli bir mücadele ve terbiye süreci söz konusudur. Önemli olan, nefsin olumsuz yönlerini terbiye ederek, Allah'a yakınlaşma yolunda ilerlemektir. Tasavvuf yolunda, şeriat hükümlerine uymak, zikir, dua, ibadet ve diğer manevi uygulamalar, nefs terbiyesinde önemli rol oynar.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page